Back to Insights

Dövizle Sözleşme Yasağında Güncel Gelişmeler ve Yaptırımlar

Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34) uyarınca, birçok sözleşme türünde bedel ve diğer ödeme yükümlülükleri, döviz cinsinden veya dövize endeksli belirlenememektedir. Dövizle sözleşme yasağı, 6 Mart 2025'te yapılan değişiklik ile -taşıt hariç- menkul satış sözleşmeleri için kaldırılsa da yaptırımları açısından önemini korumaktadır. 2025 yılında idari para cezası 72.252,00 TL ile 602.778,00 TL arasında değişmektedir. Yasağın ihlali halinde sözleşmeye etkisi ise hala tartışma konusudur. Yargıtay'ın güncel kararları ise ilgili tebliğin kamu düzeninden kaynaklandığından hareketle sözleşmenin geçersizliğine vurgu yapmaktadır.

27.11.2025

Dövizle Sözleşme Yasağında Güncel Gelişmeler ve Yaptırımlar

6 Mart 2025 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2025-32/72)” ile dövizle sözleşme yasağının kapsamı daraltıldı. Artık Türkiye’de yerleşik kişiler, kendi aralarında akdedecekleri menkul satış sözleşmelerinde (taşıt satış sözleşmeleri hariç) bedel ve diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli kararlaştırabilecek, ödemeyi ve kabulü de dövizle yapabilecek. Yazımızda hem bu değişiklikten hem de dövizle sözleşme yasağına aykırılığın yaptırımlarından bahsedeceğiz. Aşağıda “bedel terimi” hem sözleşme bedelini ve hem de diğer ödeme yükümlülüklerini (teminat, cezai şart ve garanti gibi) ifade etmektedir.  

Ne Oldu?

6 Ekim 2018 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan “Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)’de Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ (Tebliğ No: 2018-32/51)” ile birçok sözleşme türüne döviz yasağı getirilmişti. Taşıt ve iş makineleri hariç, menkul satış sözleşmelerinde ise başından beri serbesti hakimdi. Ancak 19 Nisan 2022 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanan tebliğ ile bazı istisnalar haricinde, menkul satış sözleşmelerinde bedel, dövize bağlanabilir ancak döviz ile ödenemez hale geldi. İşte yukarıda bahsettiğimiz değişiklik ile bu kısıtlama kaldırıldı. Dövizle ödeme ve kabul tekrar serbest hale geldi.

Hüküm Tam Olarak Ne Diyor?

“Türkiye’de yerleşik kişilerin kendi aralarında akdedecekleri; taşıt satış sözleşmeleri dışında kalan menkul satış sözleşmelerinde sözleşme bedelini ve bu sözleşmelerden kaynaklanan diğer ödeme yükümlülüklerini döviz cinsinden veya dövize endeksli olarak kararlaştırmaları mümkündür.”

Türkiye’de Yerleşik Kişiler Kimdir?

Türkiye’de yerleşik kişiler, Türkiye’de kanuni yerleşim yeri bulunan gerçek ve tüzel kişilerdir. Ancak Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Cumhurbaşkanı Kararı (“Karar”) ile bu tanım genişletilmiştir. Karar’a göre, yurt dışında işçi, serbest meslek ve müstakil iş sahibi Türk vatandaşları da Türkiye’de yerleşik kişi sayılır.

“Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 Sayılı Karara İlişkin Tebliğ (Tebliğ No: 2008-32/34)” (“Tebliğ”) ise bu tanımı biraz daha genişleterek Türkiye’de yerleşik kişilerin yurt dışındaki şube, temsilcilik, ofis, irtibat bürosu, işlettiği veya yönettiği fonlar, doğrudan veya dolaylı olarak yüzde elli ve üzerinde pay sahipliklerinin bulunduğu şirketleri de Türkiye’de yerleşik kişi kabul etmektedir.

Menkul Satış Sözleşmesinden Ne Anlamak Gerekir?

Menkul satış sözleşmesi, taşınır nitelikteki malın mülkiyetinin devrine ilişkin sözleşmedir. Türk Borçlar Kanunu (“TBK”) madde 209’da ise tanım şu şekildedir: “Taşınır satışı, Türk Medenî Kanunu uyarınca taşınmaz sayılanlar dışında kalan ve diğer kanunlarda taşınır olarak belirtilen şeylerin satışıdır.” Türk Medeni Kanunu madde 762’ye göre, “Taşınır mülkiyetinin konusu, nitelikleri itibarıyla taşınabilen maddi şeyler ve edinmeye elverişli olup, taşınmaz mülkiyetinin kapsamına girmeyen doğal güçlerdir.” Makine, ekipman, tarım ürünü, sanayi ürünü, cihaz, hammadde, kıymetli taş, maden cevheri, kıymetli evrak, elektrik, doğal gaz gibi mallar ve doğal güçler taşınır niteliktedir.

Ancak taşıt satış sözleşmeleri istisnadan hariç tutulmuştur. Öyleyse taşıtın tanımı için 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na bakmamız gerekir: Taşıt, insan hayvan ve yük taşımaya yarayan araçtır. Buna göre, yeni veya ikinci el otomobil satış sözleşmelerinde döviz yasağı devam etmektedir.

İş makineleri ise taşıt tanımına girmemektedir. Zira iş makineleri, “yol inşaat makineleri ile benzeri tarım, sanayi, bayındırlık, milli savunma ile çeşitli kuruluşların iş ve hizmetlerinde kullanılan; iş amacına göre üzerine çeşitli ekipmanlar monte edilmiş; karayolunda insan, hayvan, yük taşımasında kullanılamayan motorlu araçlar” olarak tanımlanmıştır.

Nitekim daha önce Tebliğ’de yer verilen “iş makineleri dahil taşıt satış sözleşmeleri dışında kalan” ibaresinden “iş makineleri” çıkarılmış, iş makinelerinde dövizle belirleme serbest hale getirilmiştir. Bu değişiklikte de serbesti devam etmektedir. Neticede, iş makinelerini konu alan satış sözleşmelerinde bedel ve diğer ödeme yükümlülükleri döviz cinsinden veya dövize endeksli belirlenebilir.

Özetle, Türkiye’de yerleşik kişiler kendi aralarında akdedecekleri, kıymetli madenleri ve kıymetli taşları, gümrük mallarını, sanayi ürünlerini, tarım ürünlerini, iş makinelerini ve ekipmanlarını, taşıtların ara ürünü niteliğindeki yedek parçaları konu alan sözleşmeleri döviz cinsinden veya dövize endeksli belirleyebilir, ödemeyi ve kabulü dövizle yapabilir hale gelmiştir.

Dövizle Sözleşme Yasağı İhlalinde Yaptırımlar Nelerdir?

13.09.2018’den önce akdedilen ancak dövizle sözleşme yasağı kapsamına giren sözleşmelerde, Tebliğ’in 8. Maddesinin 28. ve 29. Fıkrası gereğince, tarafların 13.09.2018’den itibaren 30 gün içinde bedeli Türk parası olarak yeniden belirlemesi gerekir. Anlaşmama halinde bedel, bedelin 02.01.2018’deki gösterge niteliğindeki Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası efektif satış kuruna göre Türk parası cinsinden karşılığının, 02.01.2018’den bedelin yeniden belirlendiği tarihe kadar her ay için Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) tüketici fiyat endeksi (TÜFE) aylık değişim oranları esas alınarak artırılması suretiyle hesaplanır.

Taraflar bedelde Türk parası üzerinden anlaşamazsa, mahkemeden hesaplamayı bilirkişi eliyle yaptırmasını talep edebilir. Nitekim Yargıtay’ın 16.11.2021 tarihli kararında[1] davacı, dövize endeksli sözleşme bedelinin yeni çıkan mevzuat uyarınca Türk parası cinsinden tespitini mahkemeden istemiştir. Yargıtay da gerekirse alanında uzman bilirkişi raporu almak suretiyle bedeli Türk parası cinsinden yeniden belirlemek gerektiğini teyit etmiştir. Tarafların uzlaşamaması halinde; bilirkişi raporu tanzimi, rapora itiraz ve beyanların sunumu, gerekirse ikinci veya ek rapor hazırlığı gibi aşamalar ile tarafları uzun bir süreç beklemektedir.

13.09.2018’den sonra döviz yasağına aykırı şekilde akdedilen sözleşmelerde, tarafların bedeli Türk parası cinsinden yeniden belirleyemediği halde ne olacağı hakkında açık hüküm yoktur. Bu konu öğretide tartışmalıdır. Bir görüşe göre, sözleşme bedeli ve diğer ödeme yükümlülükleri, kanunun emredici hükümlerine ve kamu düzenine aykırılık nedenleriyle kesin hükümsüz (geçersiz) kabul edilecektir. Bu görüş, TBK’nin 27. maddesine dayanmaktadır: “Kanunun emredici hükümlerine, ahlaka, kamu düzenine, kişilik haklarına aykırı veya konusu imkânsız olan sözleşmeler kesin olarak hükümsüzdür.” Diğer görüş ise Karar’ın ve Tebliğ’in normlar hiyerarşisinde kanundan aşağıda yer almasından hareketle ihlalin kanuna ve kamu düzenine aykırılık teşkil etmeyeceği, dolayısıyla tek yaptırımın idari para cezası olacağı yönündedir.

Sözleşme tarihine bakılmaksızın yasağın ihlali halinde taraflara ayrı ayrı idari para cezası uygulanır: Türk parası kıymetini koruma mevzuatının temelindeki 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun’un 3. maddesi uyarınca, yasağa aykırı hareket eden kişiye uygulanacak idari para cezası 2025 yılında 72.252,00 TL ile 602.778,00 TL arasındadır. İdari para cezasına hükmetmeye Cumhuriyet savcısı yetkilidir. Beş yıl içinde tekerrür halinde, iki kat ceza uygulanır.

Yargıtay Ne Diyor?

Yargıtay’ın bazı kararlarında kesin hükümsüzlük görüşü baskın gelmiştir. Öyle ki, dava konusu sözleşmenin 01.06.2020 tarihli ve bedelin döviz cinsinden olması nedenleriyle ilk derece mahkemesi, sözleşmenin icra takibine esas teşkil edemeyeceğine karar vermiş; istinaf mahkemesi “ekonomik kamu düzeninin korunmasının amaçlandığı, bu durumun mahkemelerce resen dikkate alınması gerektiğine” vurgu yaparak alacaklının başvurusunu reddetmiştir; Yargıtay da kararı onamıştır.[2]

Yargıtay’ın 25.02.2025 tarihli kararında[3] da istinaf mahkemesi, Türk parası kıymetinin koruma mevzuatını kamu düzeni nedeniyle re’sen dikkate almıştır ve döviz yasağına aykırı sözleşmenin 2020 yılına ait alacakları konu alan icra takibine dayanak teşkil edemeyeceğine karar vermiştir. Yargıtay da bu kararı onamıştır.

Yargıtay’ın kararlarına göre, dövizle sözleşme yasağına aykırılık halinde, alacaklının icra takibi ile alacağına kavuşması zorlaşmıştır. Bir örnek ile konuyu açıklayalım. Dövizle sözleşme yasağı kapsamında bir danışmanlık sözleşmesi imzaladığımızı varsayalım. Danışman, para ödeme borcunu yerine getirmeyen borçluya karşı ilamsız icra takibi başlatsın ve takibin dayanağı olarak yasağa aykırı sözleşmeyi sunsun. Borçlu icra takibine süresi içinde itiraz etsin ve takip dursun. Danışman, itirazın iptali için dava açtığında, mahkeme sözleşmeyi kesin hükümsüz sayacak ve davayı reddedecektir. Bu durum, döviz yasağına aykırı sözleşmelerin alacaklıları için büyük risk taşımaktadır.

Vergi kanunları açısından değerlendirildiğinde ise dövizle sözleşme yasağına aykırı şekilde elde edilen döviz gelirlerinin kurum kazancı hesabına dahil edilmesi hukuka aykırı sayılabilecektir. Vergi cezası riskini bertaraf etmek için kurumlar vergisi beyannamesinde bu gelirlerin hangi kalem altında yer alacağı önem arz etmektedir.

Kaynakça

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin E. 2023/2188, K. 2023/3418 sayılı Kararı . (2023, 05 16).

Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin E. 2025/248, K. 2025/1619 sayılı Kararı . (2025, 02 25).

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin E. 2021/1139, K. 2021/11528 sayılı Kararı . (2021, 11 16).

Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin E. 2023/1344, K. 2023/3293 sayılı Kararı . (2023, 11 22).

 



[1] (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin E. 2021/1139, K. 2021/11528 sayılı Kararı , 2021) Benzer yönde bkz. (Yargıtay 3. Hukuk Dairesi'nin E. 2023/1344, K. 2023/3293 sayılı Kararı , 2023)

[2] (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin E. 2023/2188, K. 2023/3418 sayılı Kararı , 2023)

[3] (Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin E. 2025/248, K. 2025/1619 sayılı Kararı , 2025)