İcra ve İflas Hukukunda Yeni Dönem: Cebrî İcra Kanunu Taslağı
1932’den beri yürürlükte olan 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun yerine, Adalet Bakanlığı tarafından hazırlanan Cebrî İcra Kanunu Taslağı, icra ve iflas hukukunda köklü yenilikler getirmektedir. İlamlı icrada istinaf süresi beklenmesi, ilamsız icrada belge şartı ve “itirazın kaldırılması” yolunun kaldırılması, kambiyo ve banka alacaklarının genel takibe tabi kılınması, ödeme emrine itiraz süresinin 2 hafta olması, haciz ve satışta süre sınırlaması, nemalandırma ve kıymet takdirinde düzenlemeler öne çıkan değişikliklerdir.
03.10.2025

Giriş
2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu (“Kanun”), 1932’den bu yana yürürlükte olup zaman içinde çeşitli değişikliklere uğramıştır. Uzun süredir kapsamlı bir yenilenme ihtiyacı bulunan Kanun kapsamında, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı (“Bakanlık”) tarafından yayımlanan “Cebrî İcra Kanunu Taslağı” (“Taslak Kanun”), icra ve iflas hukukunda reform sürecinde önemli bir aşamayı temsil etmektedir.
Taslak Kanun hakkında uygulamada görev yapan avukat, hâkim ve ilgili kişilerin görüş ve önerilerini bildirmeleri için son tarih 31 Ocak 2026 olarak belirlenmiştir. Bu tarihe kadar iletilecek değerlendirmeler doğrultusunda metne son şekli verilecek ve kamuoyuyla paylaşılacaktır. Nihai taslak daha sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) müzakere edilerek yasalaşacaktır. Yeni düzenlemenin kapsamlı yenilikler içermesi beklenmektedir.
Aşağıda Taslak Kanun’daki önemli değişiklikler başlıklar halinde özetlenmiştir:
1. İlamlı İcra
Taslak Kanun m.53 hükmünce ilamlı icrada, ilk derece mahkemesi kararlarının icra edilebilirliği, bölge adliye mahkemesi tarafından verilecek istinaf kararına kadar ertelenmiştir. Ancak Taslak Kanun m.53/2 doğrultusunda nafaka alacakları, bedensel zarar ve destekten yoksun kalma alacakları, işçinin iş ilişkisinden doğan alacakları ile bayrağı ve sicile kayıtlı olup olmadığına bakılmaksızın bir geminin tahliye ve teslimine ilişkin ilk derece mahkemesi ilamları, istinaf yoluna başvurulmuş olsa bile icra edilebilecektir.
2. İlamsız İcra
Taslak Kanun m.79/2 uyarınca artık ilamsız icra yoluyla takip başlatılabilmesi için belge sunulması gereklidir. Ayrıca, ilamsız icra usulünde önemli bir değişiklik olarak, icra hukuk mahkemelerine yapılan başvuruyla “itirazın kaldırılması” yolu kaldırılmıştır. Borçluya ödeme emri tebliğ edildikten sonra yapılacak itiraz, takibi durduracaktır. Ancak duran bu takibi yeniden harekete geçirmek için alacaklının genel mahkemelerle itirazın iptali davası açması gerekecektir.
3. Kambiyo Senetleri ve Banka Alacakları
Taslak Kanun’da kambiyo senetlerine dayalı takip hakkındaki hükümler ile banka alacaklarının tahsili hakkındaki özel hükümler kaldırılmıştır. İlgili alacaklar genel ilamsız takip kurallarına tabi olmuştur.
4. Ödeme Emrine İtiraz
Taslak Kanun’da ödeme emrine itiraz süresi 2 hafta olarak belirlenmiştir. Borçlu itirazında bildirdiği maddi hukuka ilişkin itiraz sebepleriyle bağlı olmamakla birlikte takip hukukuna ilişkin itiraz sebeplerini itiraz süresi içinde bildirmek zorunda bırakılmış ve bu itiraz sebepleriyle bağlı kılınmıştır. Taslak Kanun m.92 vd. düzenlenen hükümler doğrultusunda takibine itiraz edilen alacaklının itirazın tebliği tarihinden itibaren 6 ay içinde mahkemeye başvurarak genel hükümlere göre itirazın iptali için dava açabilecek olup süresi içinde itirazın iptali istenilmediği takdirde takip düşecek ve yeniden ilamsız takip yapılamayacaktır.
5. Haciz ve Satış
Taslak Kanun’a göre mal ve hakkın satılması kanuni süre içinde talep edilmez veya satış talebi geri alınıp da kalan süre içinde yeniden talepte bulunulmazsa, mal ve hak üzerindeki haciz kalkacak ve aynı icra takibi içinde bu mal tekrar haczedilemeyecektir.
6. Üçüncü Kişilere Haciz İhbarnamesi
Taslak Kanun m.171 doğrultusunda üçüncü kişiye tek bir haciz ihbarnamesi gönderilecek ve üçüncü kişiden icra ve iflas dairesine alacağı ödemesi veya malı teslim etmesi istenecektir. Üçüncü kişi bu ihbarnameye doğrudan doğruya itiraz edebilecek, itiraz edilmediğinde dahi takibe konu borç veya mal üçüncü kişinin yedinde sayılmayacaktır. İhbarnamenin gereğinin yerine getirilmemesi hâlinde alacaklı, icra hukuk mahkemesinde üçüncü kişiye karşı dava açabilecektir.
7. İcra Dairesine Yatırılan Paraların Nemalandırılması
Taslak Kanun m. 73/3, m.125/2 ve m.186/2 düzenlendiği üzere icra ve iflas dairelerine yatırılan veya bu dairelerce tahsil edilen paralar, Bakanlık’ın yönetmelikleri çerçevesinde nemalandırılacak ve Taslak Kanun’da belirtilen kesintiler yapıldıktan sonra kalanı, nemalarıyla birlikte banka aracılığıyla hak sahiplerine ödenecektir.
8. Kıymet Takdiri
Taslak Kanun m.179’a göre icra ve iflas dairesince yapılan veya yaptırılan kıymet takdirine karşı şikâyet yoluna başvurulmadığı hâllerde, bu kıymet takdirinin yapıldığı veya raporun verildiği tarihten itibaren 1 yıl geçmedikçe yeniden kıymet takdiri yapılması istenemeyecektir. Ancak doğal afet, imar durumundaki değişiklik veya ekonomik kriz gibi mevcut kıymet takdirinde önemli değişiklik meydana getiren haller bu süreye dahil değildir.
Sonuç
Taslak Kanun ile icra ve iflas hukukunda kapsamlı bir dönüşüm hedeflenmektedir. 2004 sayılı Kanun’un yarattığı karmaşıklığı azaltarak adalet ve hukuki güvenliği artırmayı amaçlayan taslak, borçlu–alacaklı dengesini güçlendiren önemli yenilikler sunmaktadır. Bununla birlikte, tahsilat sürelerinin uzaması ve dijital erişimde yaşanabilecek zorluklar dikkatle izlenmesi gereken risklerdir. Taslak Kanun’un yürürlüğe girmesi halinde Türk icra hukuku modern, işlevsel ve şeffaf bir çerçeve kazanacaktır.
Taslak Kanun metninin tamamına buradan ulaşabilirsiniz.
Yazıya katkıları için Ali Berke Şengün'e teşekkür ederiz.
-
Törehan Büyüksoy
Managing Partner
-
Ömer Faruk Özdemir
Senior Associate
-
Merve Yücesan
Mid-Level Associate