Back to Insights

İş Yerinde Kamera ile Gözetim Faaliyeti

İşveren, yönetim hakkı kapsamında iş yerinde kamera sistemlerini kullanabilir. Bu gözetim faaliyeti, çalışanların kişisel verileri işlemeyi gerektirir ve özel hayatına müdahale teşkil eder. Öyleyse işveren, haklı menfaati ile çalışanların sosyal özel hayatı arasında denge kurmak zorundadır. Kural olarak, kameraların ses kaydı ve özel nitelikli veri işlemesi ölçülülük ilkesine aykırıdır. İşverenler, veri işleme şartı ve amaçlarını mevzuata uygun değerlendirmelidir. Kameralar iş sağlığı ve güvenliği amacıyla trafiği yoğun alanlara takılmalıdır. Performans ve verimlilik takibi amacıyla çalışanların sürekli izlenmesi ise hukuka aykırı sayılır.

09.12.2025

İş Yerinde Kamera ile Gözetim Faaliyeti

Giriş

Teknoloji, işverenin yönetim hakkını kullanım biçimini de değiştirmektedir. Önceleri vardiya amiri, ustabaşı, müdür gibi yöneticiler işverenin gözüyken günümüzde iş yerinin birçok köşesine yerleşen kameralar işverenin gözü kulağı haline gelmiştir. Ancak her yenilik beraberinde sorumluluk getirir: Teknolojinin imkanlarıyla çalışanların verilerine kolaylıkla erişen, daha sıkı izleme ve denetleme faaliyeti gerçekleştirebilen işverenler, haklı menfaatleri ile çalışanların temel hak ve özgürlükleri arasında hassas bir denge kurmak zorundadır. Zira Anayasa’da düzenlenen özel hayatın gizliliği ve kişisel verilerin korunmasını isteme hakkı, iş yerinde de korunmaktadır.

İşverenler, iş sağlığını ve güvenliğini sağlamak, çalışanın performansını ve verimini takip etmek amaçlarıyla iş yerine kamera yerleştirmeyi tercih edebilir. Bu tercih, çalışanların görüntü ve ses gibi kişisel verilerinin işlenmesini gerektirir. Biz de bu yazımızda, işverenlerin sıklıkla başvurduğu kamera ile gözetim faaliyetinin hukukiliğini, 6698 sayılı Kişisel Verilerin Korunması Hakkında Kanun (“Kanun”) ışığında değerlendireceğiz.

Özel Nitelikli Veri ve Ses Kaydı

Öncelikle, işverenin izleme faaliyeti ile eriştiği kişisel verilerin özel nitelikli olup olmadığının tespiti gerekir. Zira veriler özel nitelikliyse, Kanun’daki veri işleme şartları değişecektir. Bu noktada, kameraların -özel nitelikli- biyometrik veri işleyip işlemediği önemlidir. Örneğin, kameralarda yüz tanıma özelliği var ise biyometrik veri işleniyor demektir. Bu durumda, çalışanlardan açık rıza alınsa dahi -üstün güvenlik gerektirmeyen hallerde- biyometrik veri işleme faaliyeti hukuksuz sayılır. (Konu ile ilgili detaylı bilgi içeren makalemiz için bkz. Biyometrik Veri İşleme Suretiyle Mesai Takibi)

Ahenk, ton, perde açısından eşsiz ve kişiye özgü olması nedeniyle, sesi biyometrik veri kabul ettiğimizde[1] veri işleme faaliyetini kanuna aykırı saymak mümkündür. Zira çalışanın özel nitelikli verisini (biyometrik veri) işlemek için Kanun’un 6. maddesinde yer alan şartlardan en az birini sağlamak gerekir. Bu kapsamda, iş sözleşmesinin ifasının herhangi bir safhasında ses kaydı alınabileceğine ilişkin kanunlarda açık hüküm bulunmamaktadır. Kural olarak, çalışanın ses kaydı, işverenin iş sağlığı ve güvenliği yükümlülüklerini yerine getirmesi için de zorunluluk arz etmez. İşverenin, çalışandan açık rıza aldığı ihtimalde dahi, amacını (iş sağlığı ve güvenliği temini, verimlilik takibi) daha az müdahaleci yöntemlerle gerçekleştirebileceğinden veri işleme faaliyeti Kanun’un genel ilkelerinden “ölçülülük ilkesine” aykırı olacaktır.  

Kişisel Verileri Koruma Kurulu (“Kurul”), sesi biyometrik veri olarak nitelemese de veri sorumlusunun yalnızca ses kaydı işlediği ihtimalde dahi “kişiler arasındaki iletişimin devamlı olarak kayıt altına alınmasının başta özel hayatın gizliliği hakkı olmak üzere kişinin maddi ve manevi varlığının korunması gibi birtakım diğer temel hak ve özgürlüklerine ağır bir müdahale teşkil edeceği”ni vurgulamıştır.[2]

Yalnızca ses kaydı dahi veri işleme faaliyetinin hukukiliğini sakatlayabilirken -zorunluluk arz etmeyen hallerde- hem ses hem görüntü verisini işleyen kamera kullanımının hukuka aykırı olacağı açıktır. Nitekim Kurul’un 12.03.2020 tarihli kararına göre, “beklenen faydanın ses kaydı olmaksızın görüntü kaydı ile elde edilebileceği hallerde ses kaydının da yapılması, gerçekleştirilecek kişisel veri işleme faaliyeti ile ulaşılmak istenen amaç arasındaki dengenin bozulmasına yol açacağından ölçülülük ilkesine aykırılık teşkil edecektir.”[3] Zira, görüntü ve ses kaydını birlikte işlemek, hakkın özüne daha çok müdahale eder. Bu durumda veri sahibi, sürekli gözetim altında olduğu endişesi taşır.

Veri İşleme Şartları

Kameranın yalnızca -genel nitelikli- görüntü verisi işlemesi halinde işveren, Kanun’un 5. maddesinde yer alan veri işleme şartlarından en az birine dayanmalıdır. Kişisel Verileri Koruma Kurumunun (“Kurum”) Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmesi Rehberi’ndeki (“Rehber”) örnek aydınlatma metninde işveren, “veri sorumlusunun hukuki yükümlülüğünü yerine getirebilmesi için zorunlu olması” ve “ilgili kişinin temel hak ve özgürlüklerine zarar vermemek kaydıyla, veri sorumlusunun meşru menfaatleri için veri işlenmesinin zorunlu olması” hukuki sebeplerini esas alır.[4]

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 4. maddesine göre işveren; 

(i)  iş sağlığı ve güvenliği tedbirlerine uyumu izler ve denetler ve

(ii)  yeterli bilgi ve talimat verdiği çalışanlar dışındakilerin hayati ve özel tehlike bulunan yerlere girmemesi için gerekli tedbirleri alır.

Benzer şekilde, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 417. maddesine göre de işveren; çalışanın kişiliğini korumak, çalışana saygı göstermek ve işyerinde dürüstlük ilkelerine uygun bir düzeni sağlamakla, çalışanların özellikle psikolojik ve cinsel tacize uğramamaları ve bu tür tacizlere uğramış olanların daha fazla zarar görmemeleri için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Kamera ile gözetim faaliyeti, teknoloji çağında bu hukuki yükümlülüklerin yerine getirilmesi için zorunlu kabul edilebilir. Ancak kameralar vasıtasıyla alınan kayıtlar, her durumda haklı menfaate işaret etmez.

Kişisel veri işleme faaliyetinin hukuka uygun olması için kayıt almayı gerektiren amaca, daha az müdahaleci yöntemlerle ulaşmanın mümkün olmaması gerekir.[5] Bu kabul, Danıştay için de sabittir: Kamera sistemleri, çalışanların iş ilişkilerini de kapsayan sosyal özel hayatına (social private life) ciddi müdahale niteliğindedir. Öyleyse, ancak son çare başvurulmalıdır.

Veri İşleme Amacı: Güvenlik mi, Verimlilik mi?

Veri işleme şartlarını, işverenin ulaşmak istediği amaç ile birlikte değerlendirmek gerekir. İşveren, iş sağlığı ve güvenliğini sağlamak amacıyla mı iş yerine kameralar donatmıştır yoksa çalışanların verimini mi takip etmek istemektedir? Amaç önemlidir. Zira işverenin amacı ile çalışanların özel hayatına müdahale eden araç arasında denge kurmak şarttır.

Kurul, işverenin iş sağlığını ve güvenliğini sağlamak amacıyla kamera ile izleme faaliyetini -aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirdiği ve veri güvenliği tedbirlerini aldığı sürece- hukuka uygun kabul etmektedir. Bu durumda, güvenlik amacıyla kameraların nerede konumlandığı önemlidir. Danıştay, “hizmet binalarının giriş-çıkış kapıları, binanın bulunduğu alanı çevreleyen duvar ya da çit bölümleri, binaları ve birimleri birbirine bağlayan koridorlar, açık ve kapalı otoparklar gibi güvenliğin önem taşıdığı yerlerin izlenmesinin” hukuka uygun olduğunu söyleyerek işverenlere adeta yol göstermektedir.[6] Yine Rehber’deki örnek aydınlatma metninde de “giriş kapıları, bina dış cephesi, yemekhane, kafeterya, ziyaretçi bekleme salonu, otopark, güvenlik kulübesi ve kat koridorları”na kamera takılmıştır.[7] Kişinin makul mahremiyet beklentisinin olduğu soyunma odaları, dinlenme odaları ve emzirme odalarında, tuvaletlerde, duşlarda ve mescitte izleme faaliyeti ise özel alanı işgal niteliğindedir.[8] Nitekim Kurul, mescitteki görüntüleri -kişinin din verisi olması nedeniyle- özel nitelikli kişisel veri olarak nitelendirmiş ve mescide kamera yerleştiren işverene, 300.000 TL idari para cezası vermiştir.[9]

Verimlilik/ performans takibi amacıyla kamera sistemlerine başvurmanın hukuka uygun olduğunu bir bakışta söylemek mümkün değildir. Zira Kurul’un yayımladığı karar özetleri arasında, işverenin, çalışanların verimliliğini takip etmek amacıyla kamera kaydı aldığı karar yoktur. Öte yandan Danıştay, Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığında kamera sistemlerinin hukukiliğini değerlendirdiği kararında, “çalışanların iş yapış şekillerini denetlemek veya sürekli olarak belli kişileri çekecek şekilde kurulmaması gerektiği”ne dikkat çekerek çalışma alanlarını izleyen kamera sistemlerinin özel hayatın gizliliğini ihlal ettiğine karar vermiştir.[10]

Danıştay’ın atıf yaptığı Antovic and Mirkovic v. Montenegro kararında[11], can ve mal güvenliğini sağlamak ve eğitimin denetimi amacıyla üniversite amfilerine kamera yerleşmiştir. Amfiler öğretim görevlilerinin çalışma alanıdır. Bu alanda öğretim görevlileri yalnızca öğrencilere ders vermemekte, öğrenciler ile karşılıklı ilişki geliştirerek sosyal kimliklerini inşa etmektedir. Öyleyse, amfiler öğretim görevlilerinin sosyal özel hayatına dahildir ve eğitimin denetimi veri işlemeyi gerektiren kanuni nedenler arasında yer almamaktadır. Ayrıca, görüntü kaydını haklı çıkaran, can ve mal güvenliğini tehlikeye sokan herhangi bir delil yoktur. Davaya konu faaliyet, özel hayatın gizliliğini ihlal etmiştir.

Aydınlatma Yükümlülüğü

İşveren, doğru veri işleme şartına dayanıp amaçla bağlantılı ve sınırlı veri işleme faaliyetinde bulunurken aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmek zorundadır. Kurum’un Rehber’indeki aydınlatma metninde, iş yerinde nerede kaç adet kamera bulunduğu, kayıt işleminin hangi birim tarafından denetlendiği bilgisine yer verilmiştir.

Kurul’un özellikle gizli kamera uygulamasını ele aldığı kararı yoktur. Ancak gizli kamera uygulamasının hukukiliği, somut suç şüphesinin varlığında dahi tartışmalıdır ve konuya çok dikkatle yaklaşmak gerekir.

Veri Güvenliği

İşveren, Kanun’un 12. maddesine göre, gözetim faaliyeti ile elde ettiği kişisel verilerin güvenliğini sağlamak için her türlü teknik ve idari tedbiri almak zorundadır. Danıştay da bir kararında, “görüntülere kimin ulaşımı olacağının belirlenmesi ve bu hususların kayıt altına alınması, kayıtların güvenliğinin ve gizliliğinin sağlanması, güvenlik prosedürleri hazırlanması, kameralarla gözlemlenen bölgelerin girişinde ve içerideki uygun yerlerde bölgenin kamera sistemleri tarafından gözetlendiği ve kayıt altına alındığının belirtilmesi gerektiği, sistemin kuruluş maksadıyla bağdaşmayan görüntülerin gereğinden uzun süre saklanmaması, kişilerin özel hayatının gizliliğinin sağlanması yönünde beklentisinin olabileceği, görüntülerin yetkili kişiler haricinde hiç kimse tarafından izlenememesi için alınacak önlemler gibi bir çok konuda düzenleme getirildiğini” ifade etmiştir.

Sonuç

Bu yazımızda işverenlerin iş yerindeki kamera ile gözetim faaliyetini Kanun ışığında değerlendirdik.

Özetle işverenler:

  • özellikle güvenlik veya işin gereği açısından zorunluluk arz eden durum söz konusu değilse, (i) özel nitelikli veri işleyen ve (ii) ses kaydı alan kameralar kullanmamalıdır;
  • veri işleme şartlarını ve amaçlarını Kanun’a, Kurul ve Danıştay kararlarına uygun şekilde değerlendirmelidir;
  • minimum veri ile maksimum fayda sağlamak için veri minimizasyonu ilkesini her aşamada gözetmelidir;
  • iş sağlığı ve güvenliği amacıyla veri işleme faaliyetinde, iş yerinde trafiğin yoğun olduğu alanlara kamera yerleştirmelidir;
  • çalışanların sürekli izlendiği endişesine kapılacağı şekilde her köşeye kamera taktırmamalıdır;
  • verimlilik takibi amacını ihtiyatla ele almalıdır. Çalışanın performansını değerlendirebileceği daha az müdahaleci yöntemler (örneğin, belirli periyotlarda performans görüşmeleri) verimi artırmaya yetmiyorsa, bu yetersizliği gerektiğinde kanıtlayabildiği ölçüde kamera sistemlerine başvurmalıdır;
  • çalışanların sosyal ve özel hayatına saygı gösterilmelidir ve makul mahremiyet beklentilerine uygun davranılmalıdır;
  • aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmelidir ve veri güvenliğini sağlamalıdır.

 

Kaynakça

(İngilizce) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Antovic and Mirkovic v. Montenegro Kararı. (2018, 02 28). Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi: https://hudoc.echr.coe.int/fre#{%22itemid%22:[%22001-178904%22]} adresinden alındı

Arıcı Şirin, T. (2023). İş Yönetimi ve Planlaması Çerçevesinde Kişisel Verilerin İşlenmesi. Kişisel Verilerin Korunmasına Uzman Bakış.

Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmesi Rehberi. (2025, 03). Kişisel Verileri Koruma Kurumu: https://www.kvkk.gov.tr/SharedFolderServer/CMSFiles/a569a068-c079-4189-b134-f57bc727af7d.pdf adresinden alındı

Danıştay 10. Dairesi'nin 2015/2787 E., 2018/775 K. Sayılı Kararı . (2018, 02 20). Lexpera: https://www.lexpera.com.tr/ictihat/danistay/10-d-e-2015-2787-k-2018-775-t-20-2-2018 adresinden alındı

Danıştay 10. Dairesi'nin 2019/11036 E., 2021/44 K. Sayılı Kararı. (2021, 01 11). Lexpera: https://www.lexpera.com.tr/ictihat/danistay/10-d-e-2019-11036-k-2021-44-t-11-1-2021 adresinden alındı

Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2020/212 Sayılı Karar Özeti . (2020, 03 12). Kişisel Verileri Koruma Kurumu: https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/6892/2020-212 adresinden alındı

Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2022/797 Sayılı Karar Özeti. (2022, 08 04). Kişisel Verileri Koruma Kurumu: https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/7434/2022-797 adresinden alındı

Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2023/1356 Sayılı Karar Özeti. (2023, 08 10). Kişisel Verileri Koruma Kurumu: https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/7779/2023-1356 adresinden alındı

Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2023/1461 Sayılı Karar Özeti. (2023, 08 24). Kişisel Verileri Koruma Kurumu: https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/7783/2023-1461 adresinden alındı

Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2023/1461 Sayılı Karar Özeti. (2023, 08 24). Kişisel Verileri Koruma Kurumu: https://www.kvkk.gov.tr/Icerik/7783/2023-1461 adresinden alındı

 

 



[1] (Arıcı Şirin, 2023, s. 701)

[2] (Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2023/1461 Sayılı Karar Özeti, 2023)

[3] (Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2020/212 Sayılı Karar Özeti , 2020)

[4] (Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmesi Rehberi, 2025)

[5] (Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2023/1461 Sayılı Karar Özeti, 2023)

[6] (Danıştay 10. Dairesi'nin 2019/11036 E., 2021/44 K. Sayılı Kararı, 2021)

[7] (Aydınlatma Yükümlülüğünün Yerine Getirilmesi Rehberi, 2025, s. 43)

[8] (Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2022/797 Sayılı Karar Özeti, 2022)

[9] (Kişisel Verileri Koruma Kurulu'nun 2023/1356 Sayılı Karar Özeti, 2023)

[10] (Danıştay 10. Dairesi'nin 2015/2787 E., 2018/775 K. Sayılı Kararı , 2018)

[11] ((İngilizce) Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin Antovic and Mirkovic v. Montenegro Kararı, 2018)